Samsung, geçtiğimiz günlerde en yeni ve en büyük Android cihazları olan Galaxy S9 ve Galaxy S9 Plus’u tanıttı. S8’e göre birçok güncelleme, yeni özellik ve fark içeriyor. Hatta farklar o kadar çok ki, yeni tanıtılan iki cihazın arasında bile göze çarpan büyük farklar. Örneğin S9 Plus’ın arkasında ekstra bir kamera var. Ek donanımha sahip olmak bir avantaj tabii… Peki bunun avantajı nedir diye sorarsanız; portre modu ya da Samsung’un deyimiyle “Canlı Odak”.
Önceden, bir nesneye odaklanmak, arka planın flulaştırılması, kamera sensörleri çok küçük olduğu için akıllı telefonların kolay kolay üstesinden gelemeyeceği bir işti. Zamanla bazı üreticiler, ikinci kamerayı kullanarak çekimden önce alanın derinliğini analiz edip bu fiziksel kısıtlamayı ortadan kaldırdı ve artık nesneyi ön plana alıyor. Bu da arka planın ‘flulaşmasını’ sağlıyor. Aslında amiral gemisi Pixel cihazların machine learning sistemine sahip olanları haricinde, bu odaklama sisteminin işlemesini sağlayan adımlar bu şekilde tanımlanıyor. Samsung, Note 8’de yaptığının aynısını S9 Plus’ta yapıyor; birincil lenste değişken diyafram açıklığı.
Galaxy S9’un ikinci bir kamerası yok. Google’ın geliştirdiği yazılımsal desteği de yok. Bu sebepten, sadece seçimlik odaklama ile sınırlı. İlk anlattığımız sistemin yerine, mod, farklı odak noktalarına sahip çok sayıda çekim gerçekleştiriyor ve kullanıcılara odaklamayı, tüm bu görüntüleri bir araya getiren basit bir düzenleme sonrası işlemin bir parçası olarak değiştirme olanağı sunuyor.